Gemide (1998)
Kaptan, geçmekte oldukları Kandilli Kontrol'ü selamladıktan kısa bir süre sonra karnına aç olup olmadığını sorarken dün yaşananları hayal meyal hatırlamaya başlıyor. Bu, aynı zamanda başının içinde fillerin sikişmeye durduğu vakitlerdir.
"Of ulan çok açtım ben ya" diyor ve soruyor Kamil'e,
"Yedik değil mi lan Kamil? Hala aç değilimdir, değil mi?"
Kamil'in verdiği garanti içini rahatlatıyor:
"Hepsini sen yedin kaptan. Tatlıları lüp lüp götürdün."
Derken, ısrarını bir dırdırcınınkine benzettiği için bir kaç kere kovaladığı bir hayal, bir kere daha tebelleş oluyor başına. Soruyor:
"Lan oğlum, biz bir de bir yere mi gittik?"
Cevap, olay yeri inceleme ekipleri için bir çağrı yerine geçiyor:
"Laleli'deydik abi!"
"Niye gittik lan biz Laleliye?"
"Alışveriş yaptık ya abi!"
Olayımızın burasında, kafası güzel bir abimizle, diyelim patronunun gözüne girmeye çalışan sıradan ölümlülerin gündemlerinin, yani onlara meşgul olmaya değer görünen asıl şeylerin ne kadar farklı olabileceğini örneklendiren bir durumla karşı karşıya olduğumuzu anlıyoruz.
Hangi zamandır ki, sahiden lafı dolandırmadan sadede gelmiş sayılıyoruz? Bugün burada toplanmamızın asıl nedeni ne? Vaktiyle iyi para getiren bir dilenci olabilmesi için kolunu kanadını kırdığımız oğlan çocuğunun hasılatının, aklımızın rekoltesine ilavesini talep edemeyecek miyiz şimdi yani? Eksik olan, çok mutsuz olduğumuzu bilmiyor olmak değilmiş meğer. Eksik olan, tabi büyük ölçüde çok mutsuz oluşumuzu bilmiyor olmaktan mütevellit, bizi mutlu edecek şeyi aramıyor olmamızmış. Meğer öyleymiş.Bir tane bile namlı masal sevdalısı yoktur ki, sevdasını eroinmanın eroine olan sevdasıyla yarıştırabilsin...
Hiç yorum yok: